Dualar, iç huzura ve ahlak temizliğine kavuşmada en önemli iletişimdir. Hem mental hem ruhsal hem de dini açıdan önemli bir ihtiyaçtır. İnsan ırkının, bir büyükten yardım istemesi, ona inanması ve itaat etmesi gerekir. Böylece yaşam için bir umudu ve iyi bir kimse olmak için bir nedeni olacaktır.
Allah her daim bizi duyar, bizimle konuşur ve bizi dinler. Biz kulların tek yapması gereken, ona kulak vermek ve ona yönelmektir. Allaha yönelen hiçbir kul geri çevrilmez. Ancak şunu unutmamak gerekir; dua bir ibadettir ve yalnızca dara düşünce dua etmek doğru olmaz. İçten, saf aynı zamanda da hayırlı bir dua elbette kabul olacaktır. Rabbimin kapıları, kullarına her daim açıktır. Dua ederek, beladan kurtulabilir veya gelebilecek olanları defedebiliriz.
Dua’nın Kısa Sürede Kabulü
Bütün bunlarla; dua etmenin, dinin direği ve kulların her açıdan ihtiyacı olduğu bir ibadet olduğunu tekrardan kavramış olduk. Şimdide, dualarımızın en hızlı nasıl kabul olabileceğini ve Allah’ın rızasını kazanmanın yollarını konuşalım…
Yıldırım hızıyla kabul olan dua var mıdır? Elbette böyle bir dua var. Kapılar her daim açık, yeter ki kullar iman etsinler.
” Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde duacının dileğine karşılık veririm. Şu hâlde benim davetime gelsinler ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulalar.”
(BAKARA SURESİ 186. AYET)
Hızlı bir şekilde duanızın kabul olması için yapabileceğiniz bazı hususlarda var. Sabah ezanından yarım saat önce 2 rekât hacet namazı kılıp ardından duanızı okuyabilirsiniz. Bunun dışında, birtakım şartları da yerine getirebilirsiniz. Örneğin; ellerinizi yüzünüze getirerek sünnet edebilir ve duayı okurken namaz kılmıyor olsanız bile kıbleye dönük olabilirsiniz. Anlamını ve sıkıntınızı düşünerek, içten okursanız, duanın kıymeti de etkisi de artacaktır. Rabbimiz, duanızdan sonra mutlaka 3 şekilde biriyle cevap verecektir;
- İstenilen şey, dünya aleminde gerçekleşebilir.
- Ahirette, sevap olarak geri dönebilir.
- Günahlar silinebilir.
Her daim dileğiniz ve duanız ne olursa olsun inanmaktan ve devam etmekten vazgeçmeyin. Allah, mutlaka bir şekilde sizi duyar ve cevap verir. Her durumda bir hayır olacağını unutmamanız gerekiyor. Bir kapı kapanıyorsa, daha hayırlısı açılacak demektir. Örnek verecek olursak; hastalığımızla ilgili olmayan ve bize iyi gelmeyecek bir ilacı, biz talep etsek bile doktorumuz vermeyecektir. Çünkü bizim sıkıntımıza iyi gelecek ve zararı olmayan bir ilaç yazması, bizim adımıza daha yararlı olacaktır. Dualarımızın kabulünü de bu şekilde düşünelim. Eğer bir şey olmuyorsa ya hayırlı değildir ya da ilerde daha hayırlı bir şeyle karşılaşacağımızdandır.
Rabbim, en hayırlı zamanda dualarımıza cevap verecektir. Fakat çok kısa sürede, 1-2 gün gibi sürelerde kabul olması muhtemel dualar da mevcuttur. Anında kabul olması için Esma-ül Hüsna duası okunabilir.
İnsanların güçlerinin yetmediği konularda edebileceği bu dua,3 defa okunmalıdır. Bu duayı okuyanların, istekleri kabul edilir. Ancak duayı, yine gönülden ve art niyet düşünmeden okumak makbul olanıdır. Dileğinizin gerçekleşmesi için elinizden gelen işleri yaptıktan sonra, duanızı samimiyetle okuyun ve bekleyin. Hayırlısıyla gerçekleştirecektir. “Kalpler ancak Allah’ı zikrederek mutmain olur.”
RA’D Suresi 28. Ayet
Sayfa Sonu
Dua her zaman diliminde ve her koşulda edilebilir. Fakat duanızı dinimizce özel olan bazı vakitlerde de ederseniz, bereketi artacaktır. Bunlar; cuma saati, sela ile ezan vakti arasında ve perşembe gecesi gibi…
Duanın kabulünde, şart diyebileceğimiz bir konu var ki bu; Duanın başında edilen hamd ve salât ü selâmdır. Önce hamd edip, sonra Efendimize (SAS) ve ailesine selam edip duaya başlamak, duanızı tamamlar ve gerçekleşmesine yardımcı olur.
Şüphesiz ki Allah, her şeyi bilendir. Dualarınızın kabulünde aceleci olmayın. Israrcı bir şekilde Allah’tan devamlı isteyin. Hayırlısıyla kabul olacaktır. Her zaman şunu unutmamak gerek; Her hayırda bir şer, her şerde bir hayır vardır…
“Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216).